#edebi yaz
Explore tagged Tumblr posts
vulneror · 8 days ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Yazmak diyordu şair. Yazmak aklı ve ruhu sağlam olanın üstesinden gelebileceği bir şey değildir. Yazmak için ya kalem ya yürek kırılmalı.
14 notes · View notes
lynnsdarkuniverse · 2 months ago
Text
Yaz akşamlarının kokusu, sıcak ve tatlı bir serinlik, huzurlu esinti...
16 notes · View notes
sobelendi-nn · 4 months ago
Text
Sağırlarla dolu odada acımı haykırmaktı benimkisi.
10 notes · View notes
jupiterinkayipcocugu · 8 months ago
Text
Burnuma sürekli çilek kokusu geliyor canım çok çekti of.😔😔
10 notes · View notes
yolhikayelerim · 11 months ago
Text
Zeki Müren Mihrabım
2 notes · View notes
bungoustraydogs-tr · 2 years ago
Note
Ya resmen delirmek üzereyim son zamanlarda bsd'yi çok fazla çocuk izlemeye başladı. Bundan rahatsızım çünkü izleyen çocuklar koca bir edebi seriyi lise ship animesine çevirdiler ve bu berbat bir şey. Sırf bu yüzden bir çok yetişkin/eski fan bazı karakterlerden nefret etmeye başladı (örnek chuuya vs) Sürekli Chuuya'yı Sigma'yı hatta ve hatta Fyodor×Dazai shipinde Fyodor'u bile feminen bir role soktular. Bu konu hakkında düşüncelerini merak ediyorum.
Bu tarz insanları nereden buluyorsunuz bilmiyorum 😶 Fandomun toksik kitlesi olduğunu biliyorum ama kaçınılması kolay insanlar.
Elbette ben de memnun değilim. Sürekli diyorum kimin neyi shiplediği umrumda değil ama canon ile fanon arasında bir sınır var ve o sınır aşılınca işler cıvıtıyor. Eskiden shiplerle ilgili doujinshi/comic istekleri alıyordum ve boş vaktim olduğunda da eğlencesine çeviriyordum -hangi ship olduğu umrumda değildi. Ama bir süre sonra istemediğim bir kitleyi çekmeye başladığımı görünce bıraktım çünkü aynı zamanda manganın da çevirmenliğini yapıyordum. Doğal olarak resmi hikâyede kalmaya karar verdim sonradan da ,en azından tumblr hesabı için söylüyorum, istediğim kitleye ulaştım. Sayımız fazla değil ama mutluyuz.
Bahsettiğin kitlenin zaten bir grubu var, genelde shiplerin fan hesaplarında aktifler. Ara ara anime yorumlarında görüyorum, animeyi izlemek isteyenler de önce yorumları okuduğu için izlemekten vazgeçiyor o sinirimi bozuyor. Yoksa dediğim gibi kaçınılması kolay bir kitle. Çoğu gördüğüm kadarıyla 11-12 yaşlarında zaten, birkaç yıl sonra kendi kendilerine bırakacaklar.
Konudan alakasız, sen de edebiyattan bahsetmişken, aslında iki üç kişi kitap kulübü tarzı bir şey kursak güzel olur bence. Katılmak isteyen olur mu bilmiyorum, temmuza kadar başıma ek iş de istemiyorum ama belki yaz ortalarında böyle bir şey ayarlayabiliriz?
28 notes · View notes
kamburbalina · 2 years ago
Text
Neden Yazıyorum?
Öncelikle bu yazma işini ikiye ayırmam gerekiyor; blog yazmak ve roman & öykü yazmak. İkiye ayırdım çünkü ikisinin birbirinden tamamen farklı sebepleri var ve iki eylemden de bambaşka beklentilerim var.
Şimdi aslında blog yazma konusundan başlamam gerekirse, kimsenin okumayacağını bile bile bu işe girişmemin birinci sebebi; herhangi bir edebi ya da sosyal kaygı gütmeden sadece yazma alışkanlığı edinmek. Belli bir süreden sonra zoraki yaptığım bu yazma eyleminin hayatımdaki yerini televizyon izlemeyle değiş tokuş etmeyi umuyorum. Amacım; televizyona, saçma sapan reklamlara ya da reality show'lara gömdüğüm saatlere bir anlam katma umudumu yeşertmek belki de, ya da sadece ümitsiz bir varoluş çabasıdır niyetim, hiçbir fikrim yok. Peki "Madem sadece alışkanlık oturtmak için yazıyorsun, neden yayınlıyorsun? Pek ala word'te de tutabilirsin yazdıklarını." diye çıkışabilirsiniz, ki buna gerçekten net bir cevabım yok. Sadece yazma değil, herhangi bir çabanın amacının yolu dönüp dolaşıp bir şekilde paylaşmaya, fark edilmeye, reaksiyon almaya ve varlığını kalanlara hatırlatmaya çıkıyor. Bu fotoğraf çekerken de böyle, el işi üretirken de, müzik yaparken de, yazı yazarken de, ya da yaz tatilinde gittiğin yerleri sosyal medyadan paylaşırken de.
Son birkaç aydır olabildiğince, kalabalık içerisinde kaybolmaya, görünmez olmaya çalıştığımı fark ediyorum. Görünmez oldukça da hayatın anlamsızlığını fark etmeye başlıyorum. Ama gene de bu blog yazma işi aslında tamamen acınası durağanlıktaki bir hayata anlam katma çabası gibi gözükse de, yazma işine geri dönüş yapabilmem için ihtiyaç duyduğum şevki toplamak amaçlı giriştiğim bir iş. Tekrar öyküler yazmaya geri dönebileceğim günün umuduyla, blog tutarak yumuşak bir geçiş yapmak istedim özetle.
Gelelim ikinci kısma: Neden roman & öykü yazıyorum? Aslında işin bu kısmı, boş zamanı dolu değerlendirmekten çok, tamamen ev-iş arasında nakış dokuduğum, Kadıköy'e sıkışmış hayatıma bir anlam katma çabasından kaynaklanıyor. Realist olmak adına kendime karşı olabildiğince dürüst ve bu yazıyı okuyanlara karşı olabildiğince açık olarak belirtmek gerekirse, tam olarak daha fazlası olduğumu kendime ispatlamak için roman & öykü yazmaya çalışıyorum. Beğenilir umuduyla da değil, aslında tam olarak dirayet gösterip bir işi tekrar bitirebilecek kadar sabırlı olabildiğimi kendime göstermek ve kendime saygımı geri kazanmak için yazıyorum.
Yoksa bu blog, hiçbir edebi kaygı gütmeden, yazdıklarımın üzerinden bile geçmeksizin yayınladığım, kime ulaşır bilmediğim, hakkımda çok da merak edilmeyen bilgilerin, açıklamaların bulunduğu bir pratik defteri. Biraz da, başkalarının düşüncelerini umursamama ve içimden geldiği gibi ıvır zıvırdan bahsedebilme pratiği aslında.
7 notes · View notes
eszpek · 1 month ago
Text
türkçe'de perec'çe bir yenidenyazım denemesi | bir değerlendirme | 01
             “Potansiyel Edebiyat Atölyesi”nin şenlikli yazarı Bay Perec’in imkansıza yakın dil-deneylerinden birine daha hoşgeldiniz! Bu çetrefilli oyunun kuralları kabaca şöyle olacak:
144 harften oluşan bir metin yaz.
Bu metnin harflerini yatay satırlarda 12 birim, dikey sütunlarda da 12 birim olacak şekilde teker teker diz ve böylece bir matris oluştur.
ANCAK,
Bu metni öyle bir şekilde yazmalısın ki bu yöntemle dizildiğinde...
Her bir satırdaki 12 harfin 7’si sessiz, 5’i sesli olmak zorunda.
İlk satırda kullandığın 6 harf, sonraki 11 satırın her birinde tamamıyla tekrar yer almak zorunda.
Bu 6 harfin hepsi farklı harfler olmalı. Mümkünse dilin az kullanılan sessizleri de aralarında yer almalı.
6’sı haricinde 1 sessiz harf de her seferinde boşa düşmeli ki bu harfler § sembolüyle karşılanacaktır.
Bu matrise yerleştireceğin metin bir şiir olmalı. Dilbilimsel anlamda çıkışsız kelime ve harf öbeklerinden oluşamaz. Mümkünse kendi içinde az da olsa anlam barındıran, öğeleri tespit edilebilir cümlelerin ve kelimelerin şiirsel tertibinden oluşan, 144 harfe geldiğinde noktalanan bir edebi metin olmalı.
      Bu kurallar dahilinde kalıp bir metin üretmeye çalışırken; çok eklemli, jengavari upuzun bir bütün nesneyi dengede tutmaya çalışıyormuşsunuz hissi yaşıyorsunuz. Sıradan basit bir eklemede, ufacık bir fazla müdahalede bulunursanız bütün sistem gürültüyle çökebilir. Dilde, artta kalan ve önde olan zamanı imleyen bir tamlama eki kullanmak, bir parçayı ya da bütünü tanıtlayacak bir sıfat yahut zarf kullanmak bile sizi zaten bazı zaruretlere sürüklemekte. Metnin durmaksızın ve sırasızca önceye ve sonraya akan; suskuları, duraklamaları, kapanmaları, açılmaları, yükselmeleri, kırılmaları, kıvrılmaları olan korkunç labirentliğini; birtakım katı kurallar eşliğinde 144 harfe sığışmış kusursuz bir minyatür odada, temsilî bir görüntü üretecek nesnel laboratuvar ortamında deneyimlerken tüm bu matematik sizi ilginç bir şekilde ruha götürmüş oluyor.
      Edebi bir metni bir matrise hapsetmenin bir başka göndergesi daha var. Bilinir ki dilin içindeki her harfin özgül ağırlığı farklıdır. Her harfin metnin herhangi bir zamanına ve parçasına referans verme şekli, o alanla ilişkilenme yöntemi farklıdır. Dil içindeki her birim, akmakta olan içkin ve dışsal anlamlar silsilesinin maruzluğunda sürekli olarak değişken yoğunluklara erişir. Lakin matrise yerleştirilmiş, eşitlikçi ve nötr matematiğe sıkıştırılmış bir dilde bunun aksi bir gerilim söz konusudur. Bu mekanda dil öğeleri; yalnızca 1 birim değeri olan matamatiksel semboller, bütünün eşit ve temel parçaları haline gelirler. Mantıklı bir ortaklaşma zemini, genelgeçer bir iletişim kurabileceğini varsayarak kodladığımız dile bu örnekle dayatılan çatışkı; rasyonalite bağlamında insanlığın kültür tarihi boyunca yaşadığı çatışkının da mütevazı bir çağrıştıranıdır. Dilin nesneliğinin bu şekilde ortaya çıkışı “somut şiir” akımına da paralellik gösterir.   
Aşağıdaki yenidenyazımı Perec’in oyununun bütün kaidelerine uyarak uzun bir çalışma sonucu Türkçe’de gerçekleştirdim. Blogumda bulabileceğeiniz yazının 3.part'ında da Perec'in gerçekleştirdiklerinin çevirilerini ve yorumlamalarını, adaptasyonlarını bulabilirsiniz.
ÖNCÜL KOPMA
“Öncül Kopma”nın Eceli;
kapımda makûl celp.
Nasip:
Kelimecinin lakap mecmuasını
cılk pamukla mıncırıp aklınca;
pimi çekilmiş can pikapını
mecalsiz kalp canıma
liman yapacak.
Ö N C Ü L K O P M A § I
N E C E L İ K A P I M §
A M A K U L C E § P N A
§ İ P K E L İ M E C İ N
İ N L A K A P M E C § U
A § I N I C I L K P A M
U K L A M I N C I § I P
A K L I N C A P İ M İ §
E K İ L M İ § C A N P İ
K A P I N I M E C A L §
İ § K A L P C A N I M A
L İ M A N § A P A C A K
0 notes
haytaogluyunus · 10 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
ANMA:
TÜRK İSLAM ALEMİNİN ÖNEMLİ İSİMLERİNDEN VE KOMÜNİST STALİNİN HIŞMINA UĞRAMIŞ
MİRSAİD SULTANGALİYEV’İN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ RAHMETLE ANIYORUM.
Mirsaid Sultangaliyev (13 Temmuz 1892; Elimbetova, Başkurdistan - 28 Ocak 1940; Kazan, Tataristan ÖSSC), Orta Asya'daki Türk halklarını birleştirerek sosyalist bir Türkistan devleti kurmak istemiş Tatar lider ve düşünce adamı. Müslüman "ulusal komünizm"in kurucusudur. Sultangaliyev, öğretmen olan Mir Said Haydar Galiyev'in 12 çocuğundan biri olarak 13 Temmuz 1892 tarihinde, Başkurdistan'ın Sterlitamak şehrinin Kırımsakalı kasabasına bağlı Elimbetova köyünde dünyaya geldi.[1] İlk eğitimini doğduğu köyde alan Sultangaliyev 1907'den itibaren Kazan’da Tatar Pedagoji Enstitüsü’nde eğitimine devam etti. 1912 yazında Moskova'da Yaz Pedagoji kurslarına gitti. Tatar köylerinde öğretmenlik yaptı. Bir süre Ufa'da belediye kütüphanesinde çalışan Sultangaliyev, sonraları Ufa, Kazan, Bakü gibi çeşitli şehirlerde gazetecilik yaptı. Bakü'de Mehmed Emin Resulzade'nin çıkardığı Açık Söz'de çalıştıktan sonra Menşeviklerin yayınladığı Bakü gazetesinde "Müslüman dünyasından haberler" köşesini hazırladı. 1917 Şubat Devrimi sırasında Bakü'deydi. Yine bu dönemde pek çok yabancı eseri Tatar Türkçesine çevirdi. Çeşitli edebi çalışmalara bulundu. Bu edebi çalışmaların pek çoğu zamanın gazetelerinde yayımlandıŞubat Devrimi sonrası 1 Mayıs 1917'de düzenlenen Bütün Rusya Müslümanları Kongresi (Всероссийский съезд мусульман)'ne çağrılan Sultangaliyev kongreden aldığı Müslüman Kongresi Yürütme Komitesi Sekreterliği görevi sonrası Moskova'ya sonra da Kazan’a geçti. Kazan'da ünlü Tatar Bolşevik Molla Nur Vahidov'un başkanlığındaki Müslüman Sosyalistler Komitesi'ne (MÜSKOM) katıldı.[3] Böylece o döneme kadar Menşeviklerle birlikte yer almış olan Sultangaliyev Bolşevik saflara geçmiş bulunuyordu. Vahidov’un yardımcılığı dahil çeşitli görevler üstlendiği MUSKOM'un programı kısaca şöyleydi:[4]
Tatar feodalizmi ve Müslüman gericiliğine karşı mücadele
Müslüman Türk halklarının Rus egemenliğinden kurtarılması
Ulusal kurtuluş ve sosyalizmin bütün Doğu halklarında zaferinin sağlanması
Şubat Devrimi'nden sonra Rusya'da kurulan SR Kerenski önderliğindeki Geçici Hükûmet ile Tatar-Türk Menşevikler arasında sorunlar çıktı ve Haziran-Temmuz aylarında Tatar-Türk Menşeviklerin Kazan'da düzenlemek istedikleri çeşitli toplantılar yasaklandı. Geçici Hükûmet tarafından katılanların cezalandırılacağı açıklanan toplantı ve kongreler şunlardı:
21 Haziran 1917: Rusya Müslümanları 2. Kongresi
17 Temmuz 1917: Rusya Müslümanları Askerleri Kurultayı
18 Temmuz 1917: Rusya Müslüman Din Adamları Kurultayı[5]
Tatar-Türk Menşevikler arasında büyük hayal kırıklığı yaratan bu yasaklamalara rağmen Rusya Müslümanları 2. Kongresi gecikmeli de olsa Temmuz ayında gerçekleştirildi. 2. Kongre'yi örgütleyenlerden birisi Sultangaliyev'di ve kurultayla ilgili haberleri Kazan Sesi gazetesi için hazırlamakla da görevliydi. Menşeviklerin yasakçı tavırları ve Vahidov'un çabalarıyla 2. Kongre ile birlikte Tatar sosyalistlerinin önderliğini Bolşevikler elde etti ve MUSKOM'un etkinliği ve gücü arttı. Sultangaliyev Rus Bolşevikleriyle ilk tartışmasını 2. Kongre'nin akşamı Kazanlı Bolşeviklerin lideri Grassis ile yaşadı. Grassis kongrede Bolşeviklerin üstünlüğü ele geçirmesinden memnundu ancak Vahidov ve Sultangaliyev'i "milliyetçilik yapmak"la ve "enternasyonalizme inanmamak"la suçluyordu. Böylece Kazan'da Rus Bolşeviklerle Sultangaliyev ve Vahidov önderliğindeki Tatar Bolşevikler arasında mücadelenin fitili de ateşlenmiş oldu
0 notes
cokanonim · 1 year ago
Text
BODRUM BODRUM !
Tumblr media
 Selamlar,
Henüz yeni tanışıyoruz dostlar. Bu platformu bilmiyorum. Daha önce böyle deneyimim olmadı. Yazıların kimlere de ulaşacağını bilmiyorum. Önümde bir klavye ve duyduklarım gördüklerim var. Kendi dünyama göre yorumlamayı seven birisiyim. Rahat şekilde deneyimlerimi yorumlayıp anlatamadığım için buradayım. Ayrıca iki duble rakıdan sonra aşkları meşkleri de yazarım belki. Mühendisim. Edebi kelimelerden biraz uzağım. Şimdiden kusura bakmayın. Neyse. Genelde bana bu kadar "keskin olamazsın!" şeklinde yorum yaparlar.  O yüzden blog adı böyle. Birikmişliklerle başlayacağım sonra sararsa devamına bakacağım.
Başlık Bodrum Bodrum. Bodrum'dan yeni döndüm. Genelde yaz tatillerimi Türkiye'de Bodrum ve civarında yaparım. Tercih sebeplerimden en önemlisi şehrin klas olduğunu düşünenlerdenim. Tabi merkez ve gümbet tarafını saymazsak. Fakat git gide bodrum kitlesi değişiyor. Çalışan profili değişiyor. Müşteri profili değişiyor. Restaurant menüleri ve restaurant iş yönetim stilleri değişiyor. Bodrum zaten pahalıydı. Şu konjonktür de fiyatları konuşmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum.
Yalıkavak, artık kendinize gelir misiniz? Bu kadar lüks düşkünlüğü işte dünyayı ben yarattım havaları. Noluyo olm size? Biliyoruz. Yalıkavak en kıyak yerlerden biri bodrumda. Ama resmen bu dünya benim havalarındasınız. Bir sizin paranız yok dostlar. İyi yemekler, iyi içkiler ve güzel manzara elbette hakkınız. Ama fazla böbürleniyorsunuz. Hayatı yeteri kadar mütevazi yaşamanın ayrı bir huzuru var. Sakin olunn.
Turgutreis, harika bir kitlesiniz yaa. Emeklisi, emekli albayı, emekli vergi memurları, emekli yoldaşı. Huzurlu insanların oluşturduğu bir kitle. Allahtan marina var. Ama merak etmeyin uzun vadede ordayım. Size mecburen katılacağım.
Akyarlar, mükemmel bir kitlesiniz. Bodrumun tadını çıkaran sizsiniz. O kadar kemiksiniz ki plajlarda birbirinizin şezlonglarına bile saygı duyuyorsunuz. Favorim sizsiniz.
Bitez, yani abi sıkışmışsınız anlıyorum. Gümbet tarafı sizi darlıyor. Ama sizde güzelsiniz be.
Gümbet, ya gelmeyin abi. Başka söz söylemiyorum.
Sayacak çok yer var da sıkıldım. Önerim şu, bodrumda güneşin batışında, hafif dalganın esintisiyle bir duble rakıyla, varsa yanında sevdiğinle hem göz zevkinizi doyurun hem de kalbinizi. Saygılar.
1 note · View note
yorgunherakles · 3 years ago
Quote
mutluluk benim için hiçbir zaman önemli bir kavram olmadı. daha çok bir rastlantı gibi yaşadım mutluluğu. kısa anların hediyesi gibi. yaşamın karşıma çıkardığı bazı anlar benim için mutluluk demekti o kadar… hem unutmayın, mutluluk her zaman eğlenceli bir şey değildir. insan mutlu olmak için aşık olmaz, aşk bir kaçınılmazlıktır.
murathan mungan - şairin romanı
34 notes · View notes
lynnsdarkuniverse · 6 days ago
Text
Tumblr media
11 notes · View notes
dayanyalnizligim · 4 years ago
Text
Tumblr media
Bir durgun sudayız konuşsak da. Kuş uçmuyor içimizdeki ormandan.
72 notes · View notes
n-a-n-ii · 5 years ago
Text
Tumblr media
" Benimseyecegim,
içimdeki kipirdanişlari dolduracak bir resim bulana dek gitmem gerek...
♡.。*
419 notes · View notes
perdesizkelimeler · 4 years ago
Quote
"Kırılmışım, içimi açıp düzeltmem gerekti."
Hemsaye / İhmal İle
23 notes · View notes
endlesslast · 4 years ago
Text
Sevilmeye ihtiyacım olduğunu söyleyince insanların beni tek başıma, yalnız yaşayamıyor, hayatı bir kişinin varlığına adadığımı sandığı düşüncesi beni kahrediyor.
Heves mi bıraktınız...
22 notes · View notes